Hımm, nereden başlasam?
Hiç yazacak enerjim yok aslında ama çok şey birikti anlatacak.. “Yarın yazarım..” deyince, yarının gündemi bugünü unutturuyor, hatırlayamıyorum sonra.. Onun için en iyisi, bir gözümle uyuyup diğeriyle yazmak 😛
Yaklaşık bir haftadır ciddi derecede uykusuzum.. Yusufcuk son iki gecedir acı acı ağlayıp emerek bile sakinleşmeyince iyice perişan olmaya başladım.. Bu durumun sebebini bulamamak da iyice geriyordu beni.. Babaannesi bunun Yusufcuğun huyu olduğunda ısrar etse, sadece huysuzluk yaptığını söylese de ben işin içinde başka birşeyler olduğunu tahmin etmiştim.. Tamam herzaman gece sık uyanır Yusufcuk ve emmeden asla uyumaz ama bu hafta emmek bile sakinleştiremedi onu.. “Buradayım kuzucum, yanındayım..” diye diye ancak durdurabildim ağlamasını dün gece 😦 İki üç gündür birşeyler yemiyor ve gündüz de mızmızlanıyordu zaten.. Bir de öyle bir huy geliştirdi ki son üç günde, az daha memeden kesecektim yavrumu.. Emerken öyle bir ısırmaya başlamıştı ki Yusufcuk dün üç kere çığlık çığlığa kucağımdan atmak zorunda kaldım onu.. Zıp zıp zıpladım olduğum yerde!! Gece de iyice uykusunun gelmesini bekleyip öyle emzirdim hemen dalıp ısırmasın diye..
Meğer azı dişini çıkarıyormuş benim meleğim !
Bu sabah yine keyifsiz uyanıp pek birşeyle de mutlu olmayınca babaannesiyle gıdıklaya gıdıklaya oynatıyorduk onu.. Başaşağı döndürürken bir de baktık ki üst sol arkada bir azı diş bize ucunu gösteriyor :)) Ben ilk önce “Oh bee..” dedim, kayınvalidem şaşırdı.. En azından artık bu anormalliğin sebebini öğrendim çünkü.. Sonra da yavruşu öpüp öpüp babamıza müjdeyi verdim hemen.. Zira dün gece kendileri Yusufcuğu epey bir azarlamıştı uyku arası, “Nedir bu çektiğimiz..” babında :))
Şimdi içim rahat en azından.. Mızmızlığı devam etse de Calpole başladık, daha rahatız.. Bir de ishal var tabii.. Bugün hava güzel olduğu için hepberaber gittiğimiz alışverişten, Yusufcuğun bezinden taa pantolonuna kadar taşan ve orada kocaman sarı bir leke teşkil eden “pokemon” mahsülüyle acele acele döndük eve :)) Allahtan pantolon bej renkliydi, renk uyumu vardı en azından 😛
………………….
Gelelim düne..
Dün hem misafirlerimiz olduğu için hem de tahminen dişi gece patladığı için gündüz çok keyifliydi Yusufcuk.. Sevgili Özlem ve İremle çok güzel bir gün geçirdik.. Karakuzu kreşte olduğu için gelemedi ama Yusufcuk Sena ablası ve Bera abisiyle güzel güzel oynadı.. Hatta uzun bir süre salona bile gelmediler.. İçeriden gülüşmeleri geldi sadece :)) Özlem’e çocukları bana bırakmasını teklif ettim ama kabul etmedi 😛
Hem ben işimi ancak yetiştirebildiğim için hem de katmer sıcak yenince güzel olduğundan pişirmeyi onlar gelene kadar ertelediğimiz için biraz karmaşa oldu sanırım.. Yeterince ilgilenemedim ve istediğim kadar çok vakit geçiremedim maalesef misafirlerimle.. Hatta o kargaşada fotoğraf çekmeyi bile unutmuşum! Tam giderlerken pencereden seslendim ama dönmediler 😛 Yusufcuk el sallayarak uğurladı onları.. Hatta onlarla beraber gitmeyi çok istedi ama babaannesi kucağında zaptedebildi Allahtan :))
Özlem de İrem de Turkcell’in tavuklu reklamını çok beklediler Yusufcuğun bayılma taklidini görmek için ama o da denk gelmedi hiç.. Sadece bebemin yemek masası üzerindeki dansıyla yetinmek zorunda kaldılar :))
Bu arada, Özlemcim hem Yusufcuğun cicisi hem de mutfak hediyelerin için çok ama çok teşekkürler canım.. Mahcup ettin bizi..
Ben en kısa zamanda yine beklerim kızlar, bu sefer söz, siz gelmeden hazırlayacağım masayı..
…………………………
Geçen gün marketten bir “hello kitty” gece lambası aldım .. Yusufcuk o günden beri peşinde.. Prize takıp takıp yanmasını görmek çok hoşuna gidiyor.. Bir de lambaya “pisi pisi” yapması yok mu öldürüyor beni :)) Ben yanında durup biraz oynatıyorum, kendisinin prize takmasına müsade ediyorum sonra da kaldırıyorum ortadan.. Hevesini ben yanındayken alsın, sonra kendi başına denemeye kalkar, Allah korusun..
Prizlere yine çok meraklı bu aralar.. Önceden minik parmaklarını sokmaya çalışırdı şimdi ucunda fiş olan ne varsa en yakın prize sürüklüyor onu.. Süpürgenin kordonunu çıkarıp getiriyor ya da şarj aletlerimizi bulursa hemen takmaya koşuyor.. Bu akşam da baktım, bir aralar evde “köpek” olarak dolaştırdığı eski bozuk hoparlörü almış gelmiş, onu prize takmaya çalışıyor :)) Ucunda fiş olan tüm alet edevatın prize takılması gerektiğini çözdü bizim yavrucak.. Ördeğini getirip takmıyor mesela, onun ucunda fiş yok çünkü 😛
………………….
Hakkında uzun uzun yazmak istediğim bi konu var aslında..
Bugünlerde çok gündemde zaten..
Başörtüsü yasağı konusu..
Bazılarının neden ısrarla insanları genelleyerek belli bir etiketin altına sokmaya çalıştığını, sonra bu etiketin üzerinden kudukları komplo teorileriyle o insanları yargıladığını, gerçekleşmemiş ve hiç gerçekleşmeyecek olaylar yüzünden neden baştan infaz yaptığını sorguluyorum günlerdir.. Cevap bulamıyorum..
Cibilliyetsiz bir insanın hangi cesaretle sadece ama sadece bulunduğu – geçici- konuma dayanarak “Başörtülü öğrenciler okula girebilse bile hakettikleri notu vermeyeceğiz.” mealinde bir açıkama yapabildiğini merak ediyorum..
Yıllarca “Dindarlar kızlarını okutmuyor..” diye fırtınalar koparan “çağdaş”ların, okumak istediklerinde o kızların önüne neden setler çektiği çelişkisine bir yanıt bulamıyorum..
Ben başörtülü bir insanım..
İnandığım için, inancımın böyle gerektirdiğine inandığım için takıyorum örtümü.. Ve taktığım örtüyü de “türban” değil başörtüsü olarak isimlendiriyorum.. Türban kelimesini ve tüm siyasi çağrışımlarını reddettiğim gibi, sırf başörtülü olduğum için topluma zararlı bir haşere gibi varsayılmayı da reddediyorum..
Ne başını örtmüyor diye bir insandan nefret ettim ne de sırf başını örtüyor diye bir insanı sevdim bugüne kadar.. Kimseyi öldürmedim, kimsenin kazancına göz dikmedim, kimsenin ne giydiğine karışmadım ve kimsenin herhangi bir hakkının elinden alınmasına taraftar olmadım..
Sadece başörtülü olmam yeterli mi “öteki” olmam için?
Tamamen kişisel kin ve hazımsızlıklara dayandığını düşündüğüm bu meselenin çözüleceğinden eminim aslında.. Sadece biraz sükunet ve sabır gerek.. Çünkü gösterilmeye çalşıldığı gibi toplumun değil de belli bir kesimin hazımsızlığı bu.. Amaç tabana yayıp, aslında birbirini “kabul ederek” yaşayan insanların arasına nifak sokmak.. Birilerini, diğerine düşman olmakla itham etmek.. Ama inşaallah daha önce de atlatılan bir iki provokatif süreç gibi bu mesele de balon gibi sönecek..
Akl-ı selim bir şekilde düşünelim lütfen..
Ve dua edelim..
Rabbim şer niyetleri hayra çevirsin..
Boşa çıkarsın kötü emelleri..
Amin..